Türk hukuk sisteminde borçlandırıcı işlemlerin geçerliliği her şeyden önce işlemi gerçekleştiren bireyin hukuki ehliyetine sıkı sıkıya bağlıdır. Ticari hayatın temel taşlarından biri olan ve imzalayan kişiye ağır maddi yükümlülükler yükleyen kambiyo senetleri on sekiz yaşını doldurmamış bireyler tarafından imzalandığında ciddi bir hukuki uyuşmazlık zemini oluşmaktadır. Toplumumuzda ticari hayatın bir parçası olan senedin ağır sorumlulukları varken 18 Yaş Altı Senet İmzalama durumu hukuki bir koruma kalkanı oluşturur. Kanun koyucu henüz hayat tecrübesi yeterli olmayan ve erginliğe ulaşmamış çocukların bu denli ağır borç yükleri altına kendi başlarına girmesini kamu düzenini ilgilendiren bir mesele olarak kabul etmiştir. Bu sebeple Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca reşit olmayan birinin attığı imza belirli istisnalar ve prosedürler dışında hukuk aleminde geçerli bir borç doğurmaz.
Hukuki ehliyet kavramı bir kişinin kendi fiilleriyle hak edinebilmesi ve borç altına girebilmesi yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Türk Medeni Kanunu uyarınca tam fiil ehliyetine sahip olabilmek için kişinin ayırt etme gücüne sahip olması ergin olması ve kısıtlı olmaması şarttır. Erginlik ise kural olarak on sekiz yaşın doldurulmasıyla kazanılan bir statüdür. Ayırt etme gücü ise yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı gibi sebeplerle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkese tanınan bir yetidir. Bu şartların bir arada bulunmadığı durumlarda yapılan işlemlerin hukuki akıbeti senedin türüne ve içeriğine göre değişiklik göstermektedir. Özellikle kıymetli evrak niteliğindeki bono veya poliçeler için ehliyet durumu senedin düzenlenme tarihindeki yaş durumuna göre tespit edilir.
Türk Medeni Kanunu Kapsamında Fiil Ehliyeti ve Küçüklerin Durumu
Fiil ehliyeti hukuk düzeninde bireylerin kendi iradeleriyle sonuç doğurma gücünü temsil eder. On sekiz yaşını doldurmamış olan bireyler hukuk sistemimizde sınırlı ehliyetsiz grubunda yer almaktadır. Sınırlı ehliyetsizler kural olarak kendi başlarına borçlandırıcı işlem yapamazlar ve bu tür işlemlerin geçerliliği yasal temsilcileri olan anne babanın veya vasinin rızasına bağlıdır. Eğer bir çocuk tek başına bir senet imzalamışsa bu işlem askıda hükümsüzlük statüsündedir. Bu durum yasal temsilcinin işleme onay vermesine kadar senedin tam bir geçerlilik kazanmadığı anlamına gelmektedir. Yasal temsilci bu işleme onay vermeyi reddettiği anda senet küçük açısından hiçbir hukuki sonuç doğurmaz ve borçlu sıfatı oluşmaz.
Hukuki süreçte ayırt etme gücünün varlığı da kritik bir rol oynamaktadır. Ayırt etme gücü olmayan tam ehliyetsizlerin yaptığı tüm işlemler kesin hükümsüzdür ve bu durum her zaman ileri sürülebilir. Ancak ayırt etme gücü olan sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı işlemlerde rıza ve icazet mekanizması devreye girmektedir. Türk Medeni Kanunu madde on altı uyarınca ayırt etme gücüne sahip küçükler yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Bu kural ticari senetler olan bono ve çekler için de aynen geçerlidir. Bu noktada temsilcinin rızasının senedin üzerine atılacak bir imza ile verilebileceği gibi senedin tanziminden önce verilen bir izin şeklinde de ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
18 Yaş Altı Senet İmzalama Durumunda Ehliyetsizlik Rejimi
Kambiyo senetleri hukukunda ehliyet meselesi Türk Ticaret Kanunu içerisinde özel olarak düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesi uyarınca bir poliçe veya bono ile borçlanmaya ehil olan kimsenin akit ile borçlanmaya ehil olması gerekir. Bu atıf ticaret hukukundaki ehliyetin doğrudan medeni hukuk hükümlerine bağlı olduğunu açıkça teyit etmektedir. Dolayısıyla bir kimsenin tam ehliyetli iken imzaladığı bir senet geçerliliğini korurken imza tarihinde reşit olmayan birinin imzaladığı senet temelden sakattır. Hukukumuzda sınırlı ehliyetsiz olarak tanımlanan kişilerin yaptığı 18 Yaş Altı Senet İmzalama işlemi kural olarak geçersizdir.
Ehliyetsizlik durumu kambiyo senetleri hukukunda mutlak def’i niteliğindedir. Mutlak def’ilerin en temel özelliği senedi devralan üçüncü kişilerin iyiniyetli olup olmamasına bakılmaksızın herkese karşı ileri sürülebilmesidir. Yani senedi elinde bulunduran kişi senedin üzerindeki borçlunun yaşını bilmediğini veya senedin geçerliliğine güvendiğini iddia etse dahi bu savunması küçüğün ehliyetsizliği karşısında sonuçsuz kalacaktır. Kanun koyucu senedin tedavül güvenliğini sağlamaktan ziyade küçüğün korunmasını ve tecrübesizliğinden faydalanılmasının önlenmesini üstün bir değer olarak kabul etmiştir. Bu sebeple yaş küçüklüğüne dayanan geçersizlik iddiası her aşamada ve her kişiye karşı başarıyla ileri sürülebilir.
Kambiyo Senetlerinde İmzaların Bağımsızlığı İlkesi ve Sonuçları
Kambiyo senetleri hukukunda imzaların bağımsızlığı ilkesi senedin üzerindeki her imzanın diğerlerinden bağımsız olarak hüküm doğurmasını ifade eder. Bir senette birden fazla kişinin imzası varsa bunlardan birinin ehliyetsiz olması diğer imzacıların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Eğer bir bono üzerinde hem on sekiz yaşından küçük birinin hem de reşit bir kefilin imzası bulunuyorsa küçük olan kişi ehliyetsizlik def’ini ileri sürerek borçtan kurtulurken kefil olan reşit kişi senedin bedelinden sorumlu kalmaya devam eder. Bu ilke senedin dolaşım kabiliyetini korumak ve senedi devralan kişilerin ehil olan diğer borçlulara müracaat hakkını saklı tutmak amacıyla geliştirilmiştir.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi özellikle ailelerin veya arkadaşların birlikte imzaladığı senetlerde karşımıza çıkmaktadır. Küçüğün ehliyetsizliği sadece kendisini borçtan kurtarır ancak aynı senet üzerinde imzası bulunan cirantalar veya aval verenler için bir kurtuluş yolu teşkil etmez. Bu durum ticari senetlerin hukuki güvenilirliğini artırırken ehliyetsiz kişilerin imzasına güvenerek işlem yapanların mağduriyetini bir nebze olsun dengelemektedir. Ancak asıl borçlu olan küçüğün bu borçtan kurtulması senedin geri kalan kısmının geçerliliğini etkilemeyecek kadar kesindir. Eylemi olan 18 Yaş Altı Senet İmzalama sonrasında borçlunun hukuki statüsü her bir imza için ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
18 Yaş Altı Senet İmzalama Sonrası İcra Takibine İtiraz Yolları
Bir senede dayalı olarak başlatılan icra takibinde borçlunun taraf ehliyeti ve takip ehliyeti olması anayasal bir zorunluluktur. Takip tarihinde on sekiz yaşından küçük olan bir şahsın takip ehliyeti bulunmadığı gibi bu kişilere karşı doğrudan takip başlatılması usul kurallarına aykırıdır. Taraf ehliyeti olmayanlara karşı başlatılan icra takipleri geçersiz sayılır ve bu kişilerin yasal temsilcileri aracılığıyla takip edilmeleri gerekir. Alacaklı tarafın başlattığı icra takibine karşı 18 Yaş Altı Senet İmzalama savunması en güçlü hukuki araçtır. Eğer alacaklı reşit olmayan bir çocuğa karşı doğrudan icra takibi başlatırsa bu durum kamu düzenini ilgilendiren bir eksiklik olarak kabul edilir.
Takip borçlusunun takip tarihi itibarıyla küçük olması durumu icra mahkemesinde her zaman ve süresiz şikayet yolu ile ileri sürülebilir. Normal şartlarda kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda ödeme emrine itiraz süresi beş gün olarak belirlenmiş olsa da takip ehliyetinin yokluğu bu süreden bağımsızdır. İcra mahkemesi borçlunun yaş küçüklüğünü tespit ettiği anda takibin iptaline karar vermekle yükümlüdür. Bu iptal kararı sonucunda borçluya yönelik yapılmış olan tüm haciz işlemleri ve takip adımları hükümsüz kalır. Bu noktada ancak 18 Yaş Altı Senet İmzalama sebebiyle borç doğmaz. Borçlunun kanuni temsilcisi aracılığıyla süreci takip etmesi ve mahkemeye gerekli nüfus kayıtlarını sunması takibin durdurulması için yeterlidir.
18 Yaş Altı Senet İmzalama ve Mutlak Defi Hakları
Def’i kavramı borçlunun alacaklıya karşı ileri sürdüğü ve borcu ödemekten kaçınmasını sağlayan hukuki savunmaları temsil eder. Yaş küçüklüğünden kaynaklanan ehliyetsizlik iddiası kambiyo senetleri hukukunda mutlak bir def’i niteliğindedir. Bu savunmanın mutlak olması senedin metninden anlaşılmasa dahi her aşamada ileri sürülebileceği anlamına gelir. Senedin el değiştirmesi halinde bile 18 Yaş Altı Senet İmzalama nedeniyle geçersizlik iddiası herkese karşı ileri sürülebilir. Hukuk düzenimiz senedi devralan üçüncü kişilerin iyiniyetini ehliyetsiz küçüğün korunması menfaatinin gerisinde tutmuştur. Bu nedenle senedi ciro yoluyla devralan bir kimse senedi imzalayanın küçük olduğunu bilmediğini iddia ederek borcun tahsilini talep edemez.
Mutlak defi haklarının kullanılması borçlunun senedin hukuki niteliğine karşı yaptığı en temel itirazdır. Bu hak sadece senedin tarafları arasında değil senedi elinde bulunduran tüm hamillere karşı geçerlidir. Kambiyo senetlerinde bedelsizlik gibi şahsi def’iler sadece senedin karşı tarafına karşı ileri sürülebilirken ehliyetsizlik gibi mutlak def’iler senedin dolaşım zincirindeki herkesi kapsar. Bu durum küçüklerin tecrübesizliğinden yararlanan kötüniyetli kişilerin senedi başkalarına devrederek borcu tahsil etme çabalarını boşa çıkarmaktadır. Senedi devralan kişilerin imza atanların kimliklerini ve ehliyet durumlarını kontrol etme yükümlülüğü bu mutlak def’i rejimi ile dolaylı olarak sağlanmaktadır.
İcra Takibi Sürecinde Takip Ehliyeti Yokluğu ve Şikayet Yolu
İcra hukukunda taraf ve takip ehliyeti davanın ve takibin yürütülebilmesi için gereken temel dava şartlarındandır. On sekiz yaşından küçüklerin doğrudan takip edilememesi kuralı bu kişilerin korunması amacını taşır. Eğer icra müdürlüğü küçüğün yaşını re’sen fark etmez ve takibi kesinleştirirse borçlu taraf icra mahkemesine başvurarak işlemin iptalini isteyebilir. Bu başvuruda süre sınırlamasının olmaması borçlunun haklarını korumak adına getirilmiş önemli bir istisnadır. Mahkeme yaptığı incelemede borçlunun doğum tarihini ve senedin tanzim tarihini esas alarak bir değerlendirme yapar. Korumak amacıyla 18 Yaş Altı Senet İmzalama yaptırıma bağlanmıştır.
İcra mahkemesi takibin iptaline karar verdiğinde bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez ancak takip dosyasını tamamen kapatır. Alacaklı taraf eğer gerçekten bir alacağı olduğunu iddia ediyorsa bu durumda genel mahkemelerde dava açma yoluna gitmelidir. Genel mahkemelerdeki yargılamada senedin kambiyo vasfı değil temelindeki hukuki ilişki incelenir. Ancak küçük bir çocuk için temel ilişkinin de geçerli olması yasal temsilcinin rızasına bağlıdır. Bu sebeple icra takibinin iptali borçlu çocuk için çok önemli bir kazanımdır ve çoğu zaman borcun tamamen ortadan kalkmasıyla sonuçlanır. İcra dairesindeki işlemlerin hukuka uygun yürütülmesi için tebligatların yasal temsilciye yapılması zorunluluğu da bu sürecin bir parçasıdır.
Menfi Tespit Davası ve İspat Yükümlülüğünün Dağılımı
Borçlu olduğunu iddia etmeyen bir kişinin mahkemeden borçlu olmadığının tespitini istemesine menfi tespit davası denir. Senedi imzalayan küçük çocuk kendisine karşı takip başlatılmadan önce veya takip sırasında bu davayı açarak senedin iptalini talep edebilir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklıdadır ancak alacak bir kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek borçluya geçer. Borçlu senedin geçersizliğini veya bedelsizliğini resmi belgelerle kanıtlamak zorundadır. Yaş küçüklüğü ise nüfus kayıtları gibi kesin ve resmi delillerle kolayca ispatlanabildiğinden borçlu bu davada avantajlı bir konumdadır.
Mahkeme huzurunda açılan bu davada senedin tanzim tarihindeki yaş durumu her şeyin önündedir. Eğer borçlu o tarihte reşit olmadığını kanıtlarsa senedin geçersizliği tescil edilmiş olur. Bu durumda alacaklı taraf ancak senedin temelindeki ilişkinin (örneğin bir mal satışı) geçerli olduğunu ve küçüğün bu işlemden zenginleştiğini kanıtlayarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabilir. Ancak sebepsiz zenginleşme davası senede dayalı takip kadar hızlı ve etkili bir yol değildir. Borçlu küçüğün malvarlığındaki artışın ve iade yükümlülüğünün kapsamı hakim tarafından somut olayın özelliklerine göre belirlenir. Bu dava sonucunda senedin iptal edilmesi borçlunun gelecekteki mali güvenliğini sağlar.
Dürüstlük Kuralı ve Küçüğün Hileli Davranışlarının Etkisi
Hukuk düzeni bir kişinin ehliyetsizliğini korurken aynı zamanda dürüstlük kuralını da gözetir. Türk Medeni Kanunu madde iki uyarınca herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Eğer bir küçük kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hileli davranışlarla karşı tarafı yanılttıysa ehliyetsizlik def’ini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Ancak bu hilenin ispatı oldukça zordur ve sadece yaşını büyük söylemek yeterli görülmemektedir. Sahte kimlik kullanmak veya resmi belgelerde tahrifat yapmak gibi ağır kusurlu ve aldatıcı hareketlerin varlığı aranmaktadır.
Yargıtay içtihatlarına göre ayırt etme gücü olan ancak ergin olmayan küçüğün hileli davranışları onun haksız fiil sorumluluğunu doğurabilir. Bu durumda senet geçersiz sayılsa dahi küçük verdiği zarardan dolayı tazminat ödemeye mahkum edilebilir. Ancak bu tazminat borcu senedin miktarından farklı olarak sadece verilen gerçek zararı kapsar. Dürüstlük kuralı ehliyetsizliğin bir sığınma aracı olarak kullanılarak başkalarının bilerek zarara uğratılmasını engellemek için bir emniyet supabı görevi görür. Mahkeme küçüğün zekasını sosyal durumunu ve karşı tarafın aldanma derecesini titizlikle inceleyerek bir denge kurmaya çalışır.
Türk Ceza Kanunu Bakımından Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçları
Senet tanzimi ve imzalanması süreçleri sadece hukuk mahkemelerini değil ceza mahkemelerini de ilgilendiren sonuçlar doğurabilir. Özellikle küçüğün tecrübesizliğinden yararlanılarak boş bir kağıda imza alınması veya senedin hile ile doldurulması Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil eder. Nitelikli dolandırıcılık suçu bir kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından veya içinde bulunduğu zor şartlardan yararlanarak işlenebilir. Bir çocuktan hile ile senet alınması bu kapsamda değerlendirilebilir ve ağır hapis cezaları öngörülebilir. Ayrıca açığa atılan imzanın kötüye kullanılması da şikayete bağlı bir suç olarak düzenlenmiştir.
Ceza soruşturması aşamasında savcılık her türlü delili toplayarak senedin nasıl imzalatıldığını araştırır. Eğer bir suç unsuru tespit edilirse ceza davası açılır ve bu davanın sonucu hukuk mahkemesinde görülen senet iptali davasını doğrudan etkiler. Ceza mahkemesinin senedin sahteliğine veya hile ile imzalatıldığına dair vereceği karar hukuk hakimi için bağlayıcıdır. Bu sebeple ehliyetsiz birine senet imzalatmak sadece parayı tahsil edememekle sonuçlanmaz aynı zamanda hürriyeti bağlayıcı cezalarla da karşı karşıya kalma riskini beraberinde getirir. Mağdur tarafın hem hukuk hem de ceza yollarını etkin bir şekilde kullanması hak arama özgürlüğünün bir gereğidir.
Sonuç
On sekiz yaş altındaki bireylerin senet imzalaması konusu Türk hukukunda küçüklerin korunması ile ticari güvenliğin dengelenmesi üzerine inşa edilmiştir. Kanun koyucu yaş küçüklüğünü mutlak bir geçersizlik sebebi sayarak çocukların ağır mali yükler altına girmesini engellemeyi amaçlamıştır. Bu süreçte yasal temsilcinin onayı olmadan imzalanan senetlerin icra takibine konu edilmesi halinde borçlunun elinde süresiz şikayet ve menfi tespit davası gibi güçlü yasal araçlar bulunmaktadır. Ancak dürüstlük kuralı çerçevesinde hileli davranışların da ayrıca değerlendirildiği unutulmamalıdır. Bu bağlamda büyük önem taşıyan 18 Yaş Altı Senet İmzalama uyuşmazlıklarında uzman desteği hayatidir.
Hukuki süreçlerin teknik detayları ve usul kurallarının karmaşıklığı hak kaybına uğramamak adına profesyonel bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte hak kaybına uğramamak için bir Avukat İstanbul ofisinden danışmanlık almak önemlidir. Özellikle kambiyo senetleri hukukunda uzmanlaşmış kadrolar borçlunun yaş küçüklüğüne dayalı savunmalarını en doğru şekilde mahkemeye sunarak takipleri durdurabilmektedir. Uyuşmazlıkların çözümünde deneyimli bir Avukat İstanbul ile çalışmak davanın seyrini değiştirecektir. Haklarınızın korunması ve hukuka aykırı takiplerin önlenmesi için yasal yolların zamanında ve usulüne uygun işletilmesi her zaman en güvenli yoldur.
18 Yaş Altı Senet İmzalama Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
On sekiz yaşından küçük birinin imzası senede geçerlilik katar mı?
Küçüğün imzası yasal temsilcisinin izni olmadıkça borç doğurmaz ancak senedin üzerindeki diğer reşit kişilerin imzaları geçerliliğini korumaya devam eder.
Senet takibe konulursa itiraz süresi nedir?
Normal itiraz süresi beş gün olsa da yaş küçüklüğü nedeniyle takip ehliyeti yokluğu iddiası icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluyla bildirilebilir.
Alacaklı küçüğün yaşını bilmediğini söylerse ne olur?
Yaş küçüklüğü mutlak bir def’i olduğu için alacaklının iyiniyeti veya küçüğün yaşını bilmemesi hukuki sonucu değiştirmez ve senet yine geçersiz sayılır.
Küçük kişi reşit olduktan sonra borcu kabul ederse senet geçerli olur mu?
Eğer kişi on sekiz yaşını doldurduktan sonra senede icazet verirse veya borcu ödeyeceğine dair yeni bir irade beyanında bulunursa senet geçmişe etkili olarak geçerli hale gelebilir.
Vasi veya veli çocuk adına senet imzalayabilir mi?
Evet yasal temsilciler küçüğü temsilen senet imzalayabilirler ancak bu işlemin küçüğün menfaatine olması ve bazı durumlarda vesayet makamından izin alınması gerekebilir.
Hile ile senet imzalatılması durumunda hangi yola başvurulur?
Bu durumda hem icra mahkemesinde takibin iptali hem de asliye ceza mahkemesinde dolandırıcılık veya sahtecilik suçundan suç duyurusunda bulunulması gerekir.
Ehliyetsizlik nedeniyle iptal edilen senedin parası geri istenebilir mi?
Alacaklı senede dayanamasa bile eğer küçük bu işlemden bir fayda sağlamışsa genel mahkemelerde sebepsiz zenginleşme davası açarak verdiği değeri geri talep edebilir.
Okuma yazma bilmeyen bir küçük senet imzalarsa durum ne olur?
Bu durumda imzanın noter huzurunda veya usulüne uygun şahitler eşliğinde atılması gerekir aksi halde senet şekil şartı eksikliğinden dolayı tamamen geçersizdir.





