Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Zina Yapan Eşi Affetmek

Zina Yapan Eşi Affetmek

Bu makalemizde sizlere zina yapan eşi affetmek eylemine bağlanan hukuki sonuçlardan bahsedeceğiz. TMK madde 161/3 hükmüne göre affeden tarafın dava hakkı yoktur. Dolayısıyla affeden eş dava açamayacaktır. Bunun yanında zina olgusuna istinaden başka bir sebeple örneğin evlilik birliğinin temelden sarsılması gerekçesiyle boşanma davası açamayacaktır. Zira o vakıa artık affedilmiştir. Affetmenin geçerli olabilmesi için affın zina olayından sonra gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira önceden bildirilen af iradesinin geçerli olup olmayacağı tartışmalıdır. Önceden bildirilen affın da bu kapsamda olduğunu belirten görüşlerde bulunmakla birlikte çoğunluğun fikrine göre kanunda yer almayan ve ahlaka da uygun bulunmayan “zinaya önceden verilen rıza” geçerli sayılmamalıdır. Bunun yanında verilen rıza “teşvik” boyutuna ulaşmışsa, zina sebebiyle boşanma davası açılması hakkın kötüye kullanılması sayılacağından reddi gerekir.

Af açık veya örtülü olabilir. Örneğin ilgili eş, tanıklar önünde açıkça affettiğini belirtebileceği gibi, olay sonrasında evliliğe devam etmek suretiyle örtülü şekilde afta bulunabilir. Af örtülü olsa bile tereddüte mahal vermeyecek şekilde olmalıdır. Örneğin zina eden kadının baba evine bırakılması hali tereddüte mahal vermeyecek şekilde kadının affedilmediğini gösterir. Önemle belirtmek gerekir ki af, öncesindeki zina eylemine dayalı olarak dava hakkını ortadan kaldırır ise de, sonrasındaki zina eylemine dayalı dava hakkı üzerinde etkili değildir. Örneğin aftan sonra da davalının aynı kadınla ilişkisinin devam etmesi halinde zina nedeniyle açılan boşanma davasının kabulü gerekir. Diğer eş tarafından gerçekleştirilen hangi davranışların af olarak kabul edildiği önemlidir. Örneğin eşlerden birinin başkasıyla ilişki yaşaması durumunda diğer eşin onunla görüşmek ve onu eve geri getirmek için gitmesini yargıtay af niteliğinde kabul etmemiştir. Zina nedeniyle boşanma davasında ispat hususu hakkında detaylı bilgi edinmek için Zina Nedeniyle Boşanma Davasında İspat adlı makalemizi okuyabilirsiniz.

Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

İstanbul Şişli Mecidiyeköy Aile Hukuku Avukatı olarak faaliyet gösteren Çelik & Baştürk Hukuk ve Danışmanlık Ofisi aile hukuku konularında müvekkillerine profesyonel hizmet vermektedir. İstanbul boşanma avukatı , Şişli boşanma avukatıBakırköy boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren ofisimiz boşanma davası, velayet davası, soybağı davası vb. bir çok davada müvekkillerini vekaleten temsil etmektedir.

Zina Yapan Eşi Affetmek Yargıtay Kararları

Affeden Taraf Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açamaz

– Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 17.03.2017 Tarih, 2016/8706 E. 2017/2771 K. sayılı kararı ile şöyle bir sonuca ulaşılmıştır. Davacı kadın evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166) ve zina (TMK m.161) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep etmiş, mahkemece tarafların zina sebebiyle boşanmalarına karar verilmiş ise de; tarafların barıştıkları 2013 yılı Ağustos ayından davanın açıldığı 16/02/2015 tarihine kadar davalı erkeğin zina fiilini gerçekleştirdiği toplanan delillerle kanıtlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Af Öncesindeki Zina Eylemine Dayalı Olarak Dava Hakkını Ortadan Kaldırır Fakat Sonrasındaki Zina Eylemine Dayalı Dava Hakkı Üzerinde Etkili Değildir

– Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.07.2014 Tarih, 2014/14998 E. 2014/15758 K. sayılı kararı ile şöyle bir sonuca ulaşılmıştır. Mahkemece, kadın tarafından açılan “zina (TMK.md.161) sebebine dayanan boşanma davası, “ davalının zina yaptığı sabit ise de, davacının eşini affettiği, aftan sonra zinanın devam ettiğinin ispatlanamadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir. Davalının bir başka kadınla ilişkisinin olduğu, bu kadından 24.07.2010 tarihinde bir çocuğunun bulunduğu, çocuğun annesi tarafından davalı aleyhine 28.02.2011 tarihinde babalık davası açıldığı, davalının babalığına hükmedildiği, kararın 23.10.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı-davalı kadının eşinin bir başka kadınla ilişkisini öğrenmesinden sonra tarafların barıştıkları ve 2010 yılı Eylül ayında birlikte hacca gittikleri doğrudur. Eldeki boşanma davası 05.10.2011 tarihinde açılmıştır. Davalı aleyhine açılan babalık davasında 13.02.2012 tarihli oturumda dinlenen tanık beyanından ve dosyaya sunulan mesaj dökümlerinden davalının aynı kadınla ilişkisinin tarafların barışmalarından sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Af, öncesindeki zina eylemine dayalı olarak dava hakkını ortadan kaldırır (TMK.md.161/son) ise de, sonrasındaki zina eylemine dayalı dava hakkı üzerinde etkili değildir. Davacının affından sonra da davalının aynı kadınla ilişkisinin devam ettiği gerçekleştiğine göre, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların zina (TMK.md.161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile isteğin reddi doğru bulunmamıştır.

Eşlerden Birisinin Başkasıyla İlişkisi Yaşaması Durumunda, Diğer Eşin Onunla Görüşmek ve Onu Eve Geri Getirmek İçin Gitmesi Af Niteliği Taşımaz

– Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.07.2014 Tarih, 2014/14998 E. 2014/15758 K. sayılı kararı ile şöyle bir sonuca ulaşılmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının değişik erkekleri eve aldığı ve Mehmet isimli şahıslada uzun süredir ilişki yaşadığı ve böylelikle davalı-davacı kadının zina eyleminin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı-davalı kocanın eşiyle barışmak ve onu eve getirmek için gittiği, kocanın bu eyleminin af niteliğinde bulunduğu belirtilerek kocanın davasının reddine karar verilmiş ise de; kocanın eşini almak için gitmesinin af niteliğinde bulunmadığı ve eşiyle görüşmek için gittiği, davalı-davacı kadının gelmek istememesi ve eşine küfür etmesi üzerine, kocanında eşini bıçakladığı gerçekleşmiştir. Gelişen olaylar kocanın eşini affetiği ve olayları hoşgörü ile karşıladığını göstermez. O halde, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulüne karar vermek gerekirken, kocanın davranışlarının af niteliğinde kabul edilerek yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.

Zina Eden Kadının Baba Evine Bırakılması Affedilmediğini Gösterir

– Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 20.03.2018 Tarih, 2016/14447 E. 2018/3576 K. sayılı kararı ile şöyle bir sonuca ulaşılmıştır. Davacı-karşı davalı erkek, temyiz dilekçesi ile sadece kendisinin reddedilen boşanma davasını temyiz etmiş, davalı-karşı davacı kadın ise buna karşılık süresinde vermiş olduğu katılma yoluyla temyiz dilekçesinde kendisinin boşanma davasının reddini temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz isteği asıl temyiz isteğine sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı-karşı davalı erkeğin, kadının boşanma davasının reddini temyiz etmemesi karşısında davalı-karşı davacı kadının katılma yoluyla kendi davasına yönelik temyiz isteğinin incelenmeyeceği anlaşıldığından davalı-karşı davacı kadının kendi boşanma davasına yönelik temyiz isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Mahkemece davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuki sebebine (TMK m.161) dayalı açılan boşanma davasının kadının bu eyleminin erkek tarafından affedildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının zina eyleminden sonra evlilik birliğinin devam etmediği, kadının sık sık babaevine bırakılmasının da birlikteliğin gerçekleşmediğini gösterdiği, … İlçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen kadının erkekle ortak haneye dönmek istediğini belirten 26/04/2015 tarihli tutanakta erkeğin imzası olsa da kadının aynı gün tekrar baba evine bırakılarak erkek tarafından 28.04.2016 tarihinde zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı, dosya içerisinde af olgusunun kabulünü gerektirir bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Kadının Kocasının Davranışına Başlangıçta Ses Çıkarmaması Bu Davranışı Onayladığı Anlamına Gelmez

– Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 08.10.2012 Tarih, 2012/6214 E. 2012/23989 K. sayılı kararı ile şöyle bir sonuca ulaşılmıştır. Yapılan tahkikat ve toplanan delillerden ve kocanın kendi beyanıyla da sabit olduğu üzere; davacı-davalı kocanın 2004 yılında başka bir kadınla yaşamaya başladığı, bu kadına ayrı ev temin ettiği, bu kadından 2007 yılında evlilik dışı bir çocuğunun olduğu ve halende bu kadınla yaşamaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğinden hak düşürücü sürenin başlaması söz konusu olmadığı gibi; kadının kocasının davranışına başlangıçta ses çıkarmaması, bu davranışı onayladığı anlamına gelemez. Davalı-davacı kadının Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenen “zina” hukuki sebebine dayalı birleşen boşanma davası kanıtlandığı ve bu nedenle davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken; yetersiz ve hukuksal dayanağı olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…