Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Velayetin Kaldırılması Davası

Velayetin Kaldırılması Davası

Velayetin kaldırılması davası TMK madde 348 hükmünde belirtilen sebeplerin bulunması halinde hakim tarafın tarafından velayetin kaldırılmasına karar verilebilir. Velayet anne ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa vasi atanır. Örneğin karı koca ahlaksız işlerle uğraşmakta ise ve çocuğun onların yanında büyümeleri onları olumsuz etkileyecekse velayet kaldırılır ve vasi atanır.

Velayetin Kaldırılmasında Yargılama Usulü

Velayete ilişkin davalarda basit yargılama usulü uygulanmaktadır.

Velayetin Kaldırılması Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görev, 4787 sayılı kanunla hukukumuza giren aile mahkemelerine aittir. Aile mahkemeleri olmayan yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemesinde aile mahkemesi sıfatıyla bakılır.

Velayetin Kaldırılması Davası Harç

Velayetin kaldırılması davası maktu harca tabidir.

Velayetin Kaldırılması Davası Yargıtay Kararları

Çocuk Dava Sırasında Ergin Olursa Dava Konusuz Kalır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 24.06.2013 Tarih 2012/25459 E. 2013/17587 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Velayetin kaldırılması istenen küçük 10.08.1994 doğumlu olup inceleme sırasında ergin olmuş ve davanın konusu kalmamıştır. Mahkemece davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Velayetin Kaldırılması Davasında Duruşma Açılmadan Dosya Üzerinden Karar Verilmesi Doğru Değildir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 13.05.2013 Tarih 2012/20967 E. 2013/13433 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382/2-b-13. maddesine göre; velayetle ilgili davalar bir “çekişmesiz yargı” işidir. Çekişmesiz yargı işlerinde kural olarak “basit yargılama usulü” uygulanır. (HMK. m. 385/1). Dava velayetin kaldırılmasına ilişkin olduğuna göre; talebin bir çekişmesiz yargı işi olarak basit yargılama usulüne göre incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; mahkemece basit yargılama usulüne duruşma yapılmaksızın da karar vermeye imkan tanıyan Hukuk Muhakemeleri Kanunu^nun 320/1. Maddesinin uygulanmasında hataya düşülmüştür. Velayete ilişkin davalar kamu düzeniyle doğrudan ilgili olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Davanın bu niteliği, duruşmalı inceleme yapılmasını, delil toplanmasını ve ayrıntılı araştırmayı gerekli kılmaktadır. Davalıya, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, savunmasını ileri sürme ve ispat etme hakkı tanınmadan hüküm kurulması hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. (HMK md. 27) Davanın basit yargılama usulüne tabi olması bu hakkın ihlal edilmesi suretiyle karar verilebileceği anlamına gelmez. Öyleyse açıklanan hususlar gözetilerek, davanın duruşma yapılarak incelenmesi, davalının göstermesi halinde delillerinin toplanması, gerektiğinde re’sen dahi araştırma yapılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Bu yönler dikkate alınmadan dosya üzerinden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

 Deliller Yeterli Değilse Velayetin Kaldırılması Doğru Değildir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 15.05.2013 Tarih 2012/21468 E. 2013/13824 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Boşanma kararı ile küçük 08.07.2006 doğumlu Kadir’in velayeti davalı annesine bırakılmış, davacı baba hükümlü olduğundan Eynesil Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.01.2010 tarihli 2009/21 esas, 2010/13 karar sayılı kararı ile kardeşi Bahtiyar vasi olarak atanmıştır. Vasi dava dilekçesinde küçüğün velayetinin annesinden alınarak küçüğe vasi atanmasını talep etmiş, mahkemece talep kabul edilerek annede olan velayet hakkı kaldırılıp, küçüğe vasi tayin edilmesi için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir. Mahkemece velayet hususunda uzman raporu alınmış ise de; alınan raporda anne ile görüşme yapılamadığı, adı belirtilmeyen ev sahibinin anne hakkında bilgisine başvurulduğu belirtilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında kanıtlanamayan davanın reddi gerekirken yetersiz ve tanık beyanları ile desteklenmeyen uzman raporuna dayanılarak, Türk Medeni Kanunu 347, 348 ve 349. madde koşulları oluşmadığı nazara alınmadan annenin velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmamıştır.

Velayetin Kaldırılması Davası Kamu Düzeninden Olup Re’sen Araştırma Gerektirir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.05.2013 Tarih 2012/19463 E. 2013/12496 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Davacı dede, davalı annenin velayet görevini ihmal ettiğini, başka bir erkek ile yaşadığını ve torununa davalının annesinin baktığını gerekçe göstererek annede olan velayetin kaldırılmasını, kendisinin vasi olarak atanmasını talep etmiştir. Mahkemece hiçbir inceleme yapılmaksızın davanın reddi yoluna gidilmiştir. Velayetin kaldırılması davası kamu düzenini ilgilendirdiğinden; “kendiliğinden araştırma ilkesi” geçerlidir. Hakim, gerekli gördüğü takdirde, tarafların gösterdiği deliller dışında; kendisi de araştırma yapma yetkisine sahiptir. Açıklanan nedenlerle tarafların delilleri toplandıktan sonra uzman incelemesi (4787 sayılı Kanun.m.5) de yaptırılarak, tüm delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya ayıkırıdır.

Velayeti Elinde Bulunduran Eş Velayet Görevini Yerine Getirmeyeceğini ve Velayetin Kendisinden Alınmasını İstiyorsa Gerekli Araştırma Yapılarak Çocuğun Menfaatine En Uygun Karar Verilmesi, Gerekirse Vasi Atanması İçin Vesayet Makamına İhbarda Bulunmalıdır

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.03.2013 Tarih 2012/13708 E. 2013/5935 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Dava, velayet hakkına sahip olan baba tarafından açılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde;çocuğunun annesiyle üç yıl önce anlaşarak boşandıklarını, müşterek çocuk 1999 doğumlu … velayetinin boşanma kararıyla kendisine verildiğini, ikinci evliliğini yaptığını, velayetin kendisinde olmasının ikinci evliliğinde sorun çıkardığını, eşinin bu çocuğu istemediğini ileri sürerek, … velayetinin kendisinden alınıp davalı anneye verilmesini istemiş, davalı ise “sara hastası olduğunu, velayeti ifa edemeyeceğini ” belirterek velayeti üstlenmekten kaçınmıştır. Mahkemece dava reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.
Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi tek başına velayetin kaldırılmasını gerektirmez ise de, velayet sahibinin dava dilekçesinde, bu çocuğun ikinci evliliğinde sorun çıkardığını ve ikinci eşinin çocuğu istemediğini ileri sürerek velayetin kendisinden alınması isteği, çocuğa karşı yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğinin ifadesi demek olup, velayeti ifadan kaçınma anlamına gelir. Davalı anne de hastalığını ileri sürerek velayet görevini ifa edemeyeceğini bildirdiğine ve bu husus dosyaya sunduğu raporlarla teyit edildiğine göre, bu şartlarda çocuğun baba yanında bırakılması menfaatine açıkça aykırı olacaktır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 349’uncu maddesi gereğince velayetin babadan kaldırılmasına karar verilmesi ve idrak çağındaki çocuğun görüşü de alınarak gerektiğinde aile mahkemesi nezdindeki uzmanlardan ayrıntılı rapor istihsal edilerek çocuğun menfaatine uygun çözüm yolu bulunmalı, vasi atanması için yetkili vesayet makamına ihbar yapılmalıdır. Bu hususlar nazara alınmadan davanın reddi doğru bulunmamıştır.

Anne Ve Babanın Velayet Görevini Üstlenemeyeceği Durumlarda Velayetin TMK’nın 348/1. Maddesi Gereği Anne Ve Babadan Kaldırılarak, Çocuğa Vasi Atanmak Üzere Sulh Hukuk Mahkemesi’ne İhbarda Bulunulmasına Karar Verilmesi Gerekir

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.10.2015 Tarih 2015/14902 E. 2015/17644 K. sayılı kararında şu neticeye varmıştır. Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi gereğince boşanmış, müşterek çocuk …’ın velayeti babaya verilmiş, karar 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyanın incelenmesinden davalı babanın cezaevinde bulunduğu, kendisinin annesi … velayeti altına bırakıldığı ve müşterek çocuk …’m babaannesi …tarafından bakıldığı anlaşılmakladır. Türk Medeni Kanunu’nun 348/1. maddesine göre ana babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi halinde hakim velayetin kaldırılmasına karar verir. Davalı babanın cezaevinde bulunması nedeniyle velayet görevini yerine getiremeyeceği anlaşılmaktadır. Uzman tarafından hazırlanan raporda da davacı annenin müşterek çocuğun bakım ve sorumluluğunu üstlenme konusunda yeterli motivasyona sahip olmadığı belirtilmiş, tanıklar da davacı annenin fuhuş yaptığını ve madde kullandığını beyan etmişlerdir. Bu nedenlerle davacı annenin de velayet görevini üstlenecek yeterlilikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; velayetin Türk Medeni Kanununun 348/1. maddesi gereği anne ve babadan kaldırılarak, çocuğa vasi atanmak üzere sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına (TMK.md. 404/2) karar vermek gerekirken, davanın reddi şeklinde hüküm kurulması hatalı olmuştur.

İstanbul Mecidiyeköy’de aile hukuku alanında faaliyet gösteren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi İstanbul boşanma avukatı olarak müvekkillerine aile hukuku alanında hizmet vermektedir. Boşanma avukatlarımız Av. Tolga Çelik’e ve Av. Nur Baştürk’e avukata soru sor kısmından sorularını yönlendirebilir ya da iletişim sayfamızdan kendilerine ulaşabilirsiniz.

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…