Ayrılık ve boşanma süreçleri, taraflar için duygusal olarak zorlayıcı olduğu kadar, mali açıdan da belirsizliklerle dolu olabilir. Bu zorlu dönemde, Türk hukuk sistemi, eşlerin ve çocukların maddi olarak mağdur olmasını önlemek amacıyla “nafaka” kurumunu düzenlemiştir. Nafaka, bir çekişme unsuru olmaktan ziyade, adaleti ve sosyal korumayı sağlayan hayati bir mekanizmadır. Bu rehber, “Nafaka Davası Açmak İçin Gerekenler” nelerdir sorusuna kapsamlı bir yanıt sunmak, yasal haklarınızı net bir şekilde ortaya koymak ve başarılı bir dava süreci için gereken temel şartları adım adım açıklamaktadır. Bu süreci doğru adımlarla yönetmek, mali geleceğinizi güvence altına almanın ilk adımıdır ve bilgi sahibi olmak, bu süreçteki en büyük gücünüzdür.
Nafaka Nedir ve Türk Medeni Kanunu’nda Yer Alan Nafaka Türleri Nelerdir?
Nafaka, en temel tanımıyla, kanunen bakmakla yükümlü olunan kişilere, mahkeme kararıyla ödenen aylık paradır. Türk Medeni Kanunu (TMK), bu mali desteği farklı yaşam durumlarına ve ihtiyaçlara göre dört ayrı kategoride ele alır. Bu yapı, hukukun tek bir kalıba sıkışmadığını, aksine boşanma sürecinin farklı aşamalarını (dava süreci, boşanma sonrası) ve aile bağlarının getirdiği farklı sorumlulukları (çocuk, akraba) gözeten çok katmanlı bir koruma stratejisi sunduğunu göstermektedir. Bu nafaka türlerinden üçü doğrudan boşanma davalarıyla ilgiliyken, biri daha geniş bir ailevi sorumluluğu kapsar. Bu nafaka türlerini ve aralarındaki farkları bilmek, nafaka davası açmak için gerekenler listesinin ilk ve en temel adımıdır.
Tedbir Nafakası (Dava Süresince Geçici Destek)
Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açıldığı andan itibaren, dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar maddi olarak zor duruma düşecek olan eşe ve müşterek çocuklara ödenen geçici bir mali destektir. Amacı, genellikle uzun süren dava süreçlerinde taraflardan birinin temel yaşam giderlerini karşılayamayacak duruma gelmesini önlemek ve davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Mahkeme, bu nafakaya hükmederek dava boyunca taraflar arasında oluşabilecek ekonomik dengesizliği geçici olarak giderir.
Yoksulluk Nafakası (Boşanma Sonrası Geçim Desteği)
Yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, evliliğin sona ermesi yüzünden yoksulluğa düşecek olan tarafa, diğer eş tarafından mali gücü oranında ödenen nafakadır. Bu nafakanın temel amacı, evlilik birliği sayesinde sahip olunan yaşam standardını boşanma sonrasında ani bir şekilde kaybedecek ve kendi geçimini temin edemeyecek olan eşe uzun vadeli bir güvence sağlamaktır.
İştirak Nafakası (Müşterek Çocukların Giderlerine Katılım)
İştirak nafakası, boşanma sonrasında velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, ergin olmayan (18 yaşını doldurmamış) müşterek çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve diğer zorunlu giderlerine mali gücü oranında katılmasıdır. Bu nafakanın temelinde, anne ve babanın boşanmış olsalar dahi çocuklarına karşı olan bakım ve yetiştirme sorumluluklarının devam ettiği ilkesi yatar. İştirak nafakası, ebeveynlerin arasındaki anlaşmazlıklardan tamamen bağımsız olarak, doğrudan çocuğun üstün yararını korumayı hedefler.
Yardım Nafakası (Akrabaya Yönelik Destek)
Yardım nafakası, diğer üç türden farklı olarak boşanma davası ile doğrudan bir ilgisi olmayan, daha geniş bir hukuki sorumluluğu ifade eder. TMK madde 364’e göre, bir kimsenin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoyu (çocukları, torunları), üstsoyu (anne-babası, büyükanne-büyükbabası) ve belirli şartlarda kardeşlerine mali gücü oranında destek olma yükümlülüğüdür. Bu nafaka türü, aile içi dayanışma ve sosyal devlet ilkesinin bir yansıması olarak hukuk sistemimizde yer alır.
Nafaka Davası Açmak İçin Gerekenler
Nafaka türlerini bilmek kadar, bu hakları talep edebilmek için gereken hukuki şartları anlamak da kritik öneme sahiptir. Her nafaka türünün kendine özgü koşulları ve ispat yükümlülükleri bulunmaktadır. Nafaka davası açmak için gerekenler bu koşulların doğru bir şekilde yerine getirilmesine ve mahkemeye sunulmasına bağlıdır.
Tedbir Nafakası Şartları
Tedbir nafakası, dava sürecindeki acil ihtiyaçları karşılamaya yönelik olduğu için şartları diğerlerine göre daha esnektir.
- Kusurdan Bağımsızdır: Tedbir nafakasının en önemli özelliği, tarafların boşanmadaki kusur durumuna bakılmaksızın hükmedilmesidir. Yani, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu olan eş dahi, dava süresince maddi olarak zor durumda kalacaksa tedbir nafakası alabilir.
- Talep ve Mahkemenin Rolü: Tedbir nafakası, dava dilekçesiyle birlikte veya davanın herhangi bir aşamasında talep edilebilir. Hatta TMK madde 169 uyarınca, hâkim taraflardan bir talep gelmese bile durumu gerekli görürse re’sen (kendiliğinden) tedbir nafakasına hükmedebilir.
- Boşanma Davası Açmadan Tedbir Nafakası Talebi: Pek çok kişinin bilmediği önemli bir hak, boşanma davası açmadan da tedbir nafakası talep edilebilmesidir. TMK madde 197’ye göre, eşlerden biri haklı bir sebeple (örneğin, şiddet görme, evden kovulma, aldatılma gibi) ayrı yaşamaya başlamışsa, boşanma davası açmaksızın sadece nafaka talebiyle Aile Mahkemesi’ne başvurabilir. Bu, boşanma kararını henüz vermemiş ancak acil maddi desteğe ihtiyacı olan eşler için hayati bir koruma sağlar.
Yoksulluk Nafakası Şartları
Yoksulluk nafakası, boşanmanın uzun vadeli ekonomik sonuçlarını düzenlediği için daha katı şartlara tabidir.
- Kusur Şartı: Yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin, boşanmaya neden olan olaylarda diğer eşten daha ağır kusurlu olmaması gerekir. Tarafların eşit kusurlu olması veya nafaka talep edenin tamamen kusursuz olması durumunda yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken, nafakayı ödeyecek olan tarafın kusurlu olup olmamasının bir öneminin bulunmamasıdır.
- Yoksulluğa Düşme Şartı: Bu şart, mutlak bir fakirlik anlamına gelmez. Yargıtay kararlarında “yoksulluğa düşme”, kişinin evlilik sırasındaki yaşam standardının boşanma nedeniyle ciddi şekilde düşmesi ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanması olarak yorumlanır. Bu nedenle, asgari ücretle çalışmak veya emekli/dul aylığı almak gibi durumlarda dahi, bu gelirin kişinin insanca yaşamasına yetmediği tespit edilirse yoksulluk nafakasına hükmedilebilir.
- 1 Yıllık Hak Düşürücü Süre: Yoksulluk nafakası, boşanma davası sırasında talep edilmemişse, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava açılarak talep edilmelidir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup, geçirilmesi halinde hak kaybedilir.
İştirak Nafakası Şartları
İştirak nafakası, çocuğun geleceği ile ilgili olduğu için hukuk sistemimiz tarafından özel bir koruma altına alınmıştır.
- Kamu Düzeni İlkesi: İştirak nafakası kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, anne ve babanın boşanmadaki kusur durumundan tamamen bağımsızdır. Velayeti almayan eş, boşanmada yüzde yüz haklı bile olsa, çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür.
- Hâkimin Re’sen Karar Verme Yükümlülüğü: Çocuğun menfaatinin üstünlüğü ilkesi gereği, taraflar talep etmese veya bu haktan feragat ettiklerini belirtse dahi, hâkim iştirak nafakasına re’sen hükmetmek zorundadır. Velayet sahibi ebeveynin bu nafakadan çocuk adına feragat etmesi hukuken geçerli değildir.
- Süresi ve İstisnası: İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurmasıyla sona erer. Ancak, ergin olan çocuk eğitim hayatına devam ediyorsa, bu nafaka eğitim süresince devam eder. Bu durumda nafaka, iştirak nafakası niteliğinden yardım nafakası niteliğine dönüşür ve reşit olan çocuk tarafından bizzat talep edilmelidir.
Aşağıdaki tablo, boşanmaya bağlı nafaka türlerinin temel farklılıklarını bir bakışta anlamanıza yardımcı olacaktır.
| Özellik | Tedbir Nafakası | Yoksulluk Nafakası | İştirak Nafakası |
| Amacı | Dava süresince geçici geçim sağlama | Boşanma sonrası yoksulluğu önleme | Çocuğun giderlerine katılım |
| Talep Eden | Eş ve/veya Çocuk | Eş | Çocuk (Velayet sahibi eş adına) |
| Kusur Durumu | Kusura bakılmaz | Talep edenin kusuru daha ağır olmamalı | Kusura bakılmaz |
| Hâkimin Rolü | Re’sen (kendiliğinden) karar verebilir | Talep edilmesi şarttır | Re’sen (kendiliğinden) karar verir |
| Süresi | Dava kararının kesinleşmesine kadar | Kural olarak süresizdir (kaldırılmadıkça) | Çocuk ergin olana kadar (eğitim istisnasıyla) |
| Zamanaşımı | Dava içinde istenir | Boşanma kesinleştikten sonra 1 yıl içinde | Çocuk ergin olana dek her zaman istenebilir |
Nafaka Davası Açmak İçin Gerekenler
Nafaka hakkının varlığını bilmek, sürecin sadece başlangıcıdır. Bu hakkı fiilen elde etmek için belirli usuli adımların doğru bir şekilde atılması gerekir. Nafaka davası açmak için gerekenler, bu adımların eksiksiz ve hukuka uygun bir şekilde tamamlanmasını içerir.
Dava Dilekçesinin Hazırlanması ve Gerekli Belgeler
Dava sürecinin temeli, hukuki argümanların ve taleplerin açıkça belirtildiği, usulüne uygun hazırlanmış bir dava dilekçesidir. Dilekçede, talep edilen nafakanın türü, miktarı ve bu talebi haklı kılan gerekçeler somut delillerle desteklenmelidir. Dava dilekçesine eklenmesi gereken temel belgeler şunlardır:
- Nüfus cüzdanı fotokopisi
- Evlilik cüzdanı (varsa)
- Müşterek çocukların nüfus kayıt örnekleri
- Tarafların gelir durumunu gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi levhası vb.)
- Talep edilen nafakayı destekleyen gider belgeleri (kira kontratı, faturalar, çocuğun okul ve kurs masraflarına ilişkin makbuzlar)
- Kusur iddiası varsa bunu ispatlayan deliller (tanık listesi, mesaj kayıtları, fotoğraflar vb.)
Görevli ve Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi
Nafaka davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde ise davaya Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bakar. Yetkili mahkeme ise genel olarak eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Boşanma sonrası açılan nafaka (yoksulluk, iştirak) veya nafaka artırım davalarında ise nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir, bu da alacaklıya büyük bir kolaylık sağlar.
Mahkemenin Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırması (SED)
Dava açıldıktan sonraki en önemli aşamalardan biri, mahkemenin yürüttüğü Sosyal ve Ekonomik Durum Araştırmasıdır (SED). Mahkeme, tarafların beyanları ile yetinmez; aktif bir rol üstlenerek ilgili kurumlara müzekkere (resmi yazı) yazar. Bu süreçte;
- SGK’dan tarafların sigorta ve maaş bilgileri,
- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nden üzerlerine kayıtlı gayrimenkuller,
- Trafik Tescil Müdürlüğü’nden adlarına kayıtlı araçlar,
- Bankalardan hesap dökümleri ve mal varlıkları hakkında bilgi istenir.
Bu araştırma, sürecin sadece tarafların iddialarına dayalı olmadığını, mahkemenin gerçeği ortaya çıkarmak için resmi kanalları kullandığını gösterir. Dolayısıyla, mal varlığını veya gelirini gizlemeye çalışmak, mahkeme tarafından kolayca tespit edilebilecek ve aleyhe sonuç doğurabilecek riskli bir stratejidir.
Duruşma ve Karar Aşaması
Mahkeme, SED araştırması tamamlandıktan ve tüm deliller toplandıktan sonra duruşma günü belirler. Duruşmalarda taraflar ve tanıklar dinlenir, deliller tartışılır. Hâkim, toplanan tüm bilgi ve belgeleri değerlendirerek adil ve hakkaniyete uygun bir nafaka kararı verir.
Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir ve Değiştirilebilir?
Nafaka davalarında en çok merak edilen konu, nafaka miktarının neye göre belirlendiğidir.
Nafaka Miktarını Etkileyen Faktörler
Hukukumuzda nafaka miktarını belirleyen sabit bir formül veya maaşın belirli bir yüzdesi gibi bir kural yoktur. Hâkim, her somut olayın kendi özelliklerine göre, hakkaniyet ilkesi çerçevesinde bir miktar belirler. Bu belirlemede dikkate alınan başlıca faktörler şunlardır:
- Nafaka alacaklısının ve çocukların zorunlu ihtiyaçları (barınma, gıda, giyim, sağlık, eğitim vb.)
- Nafaka ödeyecek olan tarafın mali gücü ve ödeme kapasitesi
- Tarafların evlilik birliği sırasındaki yaşam standartları
- Ülkenin mevcut ekonomik koşulları ve paranın alım gücü (enflasyon)
Nafakanın Artırılması, Azaltılması veya Kaldırılması Davaları
Mahkemenin verdiği nafaka kararı, hayatın sonuna kadar değişmez bir hüküm değildir. Tarafların yaşam koşulları zamanla değişebilir. Bu nedenle, koşullarda esaslı bir değişiklik olması halinde, her zaman yeni bir dava açılarak nafaka miktarının güncellenmesi talep edilebilir.
- Artırım Davası: Enflasyonun artması, çocuğun büyümesiyle ihtiyaçlarının artması (örneğin, özel okula başlaması), nafaka ödeyenin gelirinde ciddi bir artış olması gibi durumlarda nafakanın artırılması istenebilir.
- Azaltma veya Kaldırma Davası: Nafaka ödeyenin işini kaybetmesi, gelirinin ciddi şekilde düşmesi veya nafaka alan tarafın yoksulluk durumunun ortadan kalkması (örneğin, yüksek gelirli bir işe girmesi), yeniden evlenmesi gibi durumlarda nafakanın azaltılması veya tamamen kaldırılması talep edilebilir.
Uygulamada, gelecekte tekrar dava açma külfetini önlemek için, ilk nafaka kararında miktarın her yıl Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan TÜFE/ÜFE oranında otomatik olarak artırılmasına karar verilmesi sıkça talep edilmekte ve mahkemelerce kabul görmektedir.
Nafaka Ödenmezse Ne Olur?
Bir nafaka kararının mahkemeden alınması, mücadelenin sadece ilk yarısıdır. Asıl önemli olan, bu kararın fiilen uygulanması ve ödemelerin düzenli olarak yapılmasıdır. Pek çok alacaklı, “Ya nafakam ödenmezse?” endişesi taşır. Türk hukuk sistemi, nafaka alacağını diğer alacaklardan daha üstün tutarak çok güçlü yaptırımlar öngörmüştür. Bu yaptırımlar, nafaka kararının kâğıt üzerinde kalmasını engelleyen etkili güvencelerdir.
İcra Takibi Başlatma ve Haciz İşlemleri
Nafaka borcu vadesinde ödenmediği takdirde, alacaklı taraf mahkeme kararıyla birlikte İcra Müdürlüğü’ne başvurarak ilamlı icra takibi başlatabilir. Nafaka alacağının tahsili için uygulanan haciz işlemleri, diğer borç türlerinden çok daha etkilidir:
- Öncelikli Alacak Hakkı: Nafaka alacağı, borçlunun mal varlığı satıldığında sıra cetvelinde birinci sırada yer alır ve diğer tüm borçlardan önce ödenir.
- Maaş Haczinde Sınır Yoktur: Normal borçlar için maaşın en fazla dörtte birine (1/4) haciz konulabilirken, nafaka alacağı için bu sınır geçerli değildir. Aylık nafaka miktarının tamamı borçlunun maaşından kesilebilir.
- Emekli Maaşına Haciz: Kural olarak haczedilemeyen emekli maaşı dahi, söz konusu nafaka borcu olduğunda haczedilebilir.
Tazyik Hapsi (Zorlama Hapsi) Şikayeti ve Şartları
İcra takibine rağmen nafaka borcunu ödememekte direnen borçlu için son ve en caydırıcı yaptırım tazyik hapsidir.
- Tanımı ve Süresi: Tazyik hapsi, İcra ve İflas Kanunu madde 344 uyarınca, nafaka yükümlülüğünü ihlal eden borçluyu ödemeye zorlamak amacıyla uygulanan ve 3 aya kadar sürebilen bir disiplin hapsidir. Bu bir suç cezası değildir, bu nedenle adli sicil kaydına işlemez.
- Şartları: Tazyik hapsi kararı verilebilmesi için; ortada geçerli bir mahkeme kararı olması, bu karara dayalı bir icra takibi başlatılmış ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması ve şikayet tarihi itibarıyla en az bir aylık cari nafakanın ödenmemiş olması gerekir.
- Uygulanması: Alacaklının şikayeti üzerine İcra Ceza Mahkemesi’nde dava açılır. Mahkeme şartların oluştuğuna kanaat getirirse tazyik hapsine karar verir. Bu hapis cezası para cezasına çevrilemez veya ertelenemez. Borçlu, borcunu ödediği anda, hapiste olsa dahi derhal tahliye edilir. Tazyik hapsini yatmak, borcu ortadan kaldırmaz; sadece o döneme ilişkin bir yaptırımdır.
Nafaka Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Erkek eş nafaka alabilir mi?
Evet, alabilir. Türk Medeni Kanunu’nda nafaka düzenlemeleri cinsiyet ayrımı gözetmeksizin yapılmıştır. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek ve boşanmada eşinden daha ağır kusurlu olmayan erkek, maddi durumu daha iyi olan eşinden yoksulluk nafakası talep edebilir.
Çalışan veya geliri olan kadın yoksulluk nafakası alabilir mi?
Evet, alabilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, asgari ücretle çalışıyor olmak veya cüzi bir emekli aylığı almak, tek başına yoksulluk durumunu ortadan kaldırmaz. Eğer mevcut gelir, evlilik birliğindeki yaşam standardını sürdürmeye veya insanca yaşamaya yetmiyorsa, kadın yoksulluk nafakasına hak kazanabilir.
18 yaşını geçen ve üniversitede okuyan çocuğum için nafaka alabilir miyim?
Evet, ancak davayı çocuğun kendisinin açması gerekir. İştirak nafakası 18 yaşında sona erse de, eğitim hayatı devam eden reşit çocuk, anne ve babasına karşı “yardım nafakası” davası açarak eğitim giderleri için destek talep edebilir. Bu hak, çocuğun kendisine aittir.
Nafaka ödememek adli sicile (sabıka kaydına) işler mi?
Hayır, işlemez. Nafaka borcunu ödememe nedeniyle verilen tazyik hapsi, bir suç karşılığı verilen bir hapis cezası değil, borcun ödenmesini sağlamaya yönelik bir “disiplin hapsi” niteliğindedir. Bu nedenle kişinin adli sicil kaydına işlenmez.
“Nafaka davası açmak için gerekenler” konusunda avukat desteği şart mıdır?
Kanunen bir avukatla temsil zorunluluğu olmasa da, nafaka davasını avukatsız yürütmek kesinlikle tavsiye edilmez. Süreç, özellikle kusur durumunun tespiti, delillerin doğru sunulması, usuli sürelerin takibi ve karşı tarafın hukuki hamlelerine cevap verilmesi gibi teknik bilgi ve tecrübe gerektiren karmaşık aşamalar içerir. Nafaka davası açmak için gerekenler listesindeki usuli bir eksiklik veya yapılacak küçük bir hata, hak kaybına yol açabilir. Profesyonel bir avukat, haklarınızı en üst düzeyde koruyarak davanın lehinize sonuçlanma olasılığını artırır.
Nafaka Davası Açmak İçin Gerekenler Sonuç
Bu kapsamlı rehberde de görüldüğü üzere, nafaka davası açmak için gerekenler sadece bir dava dilekçesi vermekten çok daha fazlasını ifade etmektedir. Türk Medeni Kanunu, nafaka alacaklılarını ve özellikle çocukları korumak için güçlü mekanizmalar sunsa da, bu haklara ulaşmak karmaşık hukuki yollardan geçmeyi gerektirir. Kusur oranlarının doğru tespiti, yoksulluk durumunun Yargıtay kararları ışığında ispatlanması, nafaka miktarının hakkaniyete uygun şekilde talep edilmesi ve en önemlisi, verilen kararın etkin bir şekilde tahsil edilmesi, uzmanlık ve deneyim gerektiren adımlardır.
Bu kritik süreçte atılacak yanlış bir adım, telafisi zor maddi ve manevi kayıplara yol açabilir. Bu nedenle, haklarınızı tam olarak anlamak ve korumak için bir uzmandan destek almak bir lüks değil, bir zorunluluktur. Alanında tecrübeli bir İstanbul Boşanma Avukatı ile çalışmak, sürecin başından sonuna kadar haklarınızın güvence altında olmasını sağlar. Karşılaşabileceğiniz zorluklar karşısında, sizin adınıza en doğru stratejiyi belirleyecek ve hukuki mücadeleyi yürütecek profesyonel bir İstanbul Boşanma Avukatı, mali geleceğinizi korumak adına yapacağınız en önemli yatırımdır.





