Elbir İş Merkezi Kat:9 No:6/11
Mecidiyeköy Şişli/İstanbul

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

İçindekiler

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası özel bir boşanma nedeni olarak Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde düzenlenmiştir.

Eşlerden birisi akıl hastası ise ve ortak hayat diğer eş için bu yüzden çekilmez hale gelmişse hastalığın geçmesinin mümkün olmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmek koşulu ile bu eş boşanma davası açabilecektir.

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası şu özellikleri taşımaktadır:

  • Kusura dayalı değildir. Dolayısıyla açılan davada davalı eşin kusurlu olması aranmayacaktır. Zira akıl hastasının kusurundan söz edilemeyecektir.
  • Nisbi bir boşanma sebebidir. Akıl hastalığı nisbi bir boşanma sebebidir. Dolayısıyla açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanabilmesi için akıl hastalığı sebebiyle ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelmiş olmalıdır. Aksi durumda boşanmaya karar verilmeyecektir. Başka bir deyişle sırf akıl hastalığının bulunması boşanma için yeterli değildir.
  • Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası özel bir boşanma nedenidir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanmanın Şartları

1-Akıl Hastalığı Bulunmalıdır

Boşanma nedeni olabilecek psikiyatrik hastalıklar nelerdir? Depresyon boşanma sebebi midir? Akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ortada bir akıl hastalığı olmalıdır. Akıl hastalığından daha ağır ve şifası bulunmayan kanser, AİDS, frengi vs gibi hastalıklar dahi bu madde kapsamında boşanma sebebi olmayacaktır. Hastalık akıl hastalığı olmalıdır ve bu hastalık rapor ile belgelenmelidir. Boşanma sebebi olan akıl hastalığı eğer evlenmeye engel olacak türden bir akıl hastalığı ise evlenmeden sonra meydana gelmiş olmalıdır. Akıl hastalığı evlenmeden önce var olup evlendikten sonra da devam etmekteyse akıl hastalığı boşanma sebebi olmanın yanında TMK 145 kapsamında evlenmenin mutlak butlan sebebini de oluşturur. Yani tarafların evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunması halinde her nasılsa evlenme gerçekleşmişse bu evlilik batıl sayılacak ve iptale konu olabilecektir.

Akıl hastalığı psikolojik yönden sorunlu olmanın ötesinde bir durumdur. Davalının psikolojik sorunlarının bulunması gerekçe gösterilerek akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılamaz.

2-Akıl Hastalığının Varlığı Sağlık Kurulu Raporu İle Belirlenmelidir

Akıl hastalığı sağlık kurulu raporu ile belirlenmelidir aksi halde açılan boşanma davası reddedilmelidir. Akıl hastalığı tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu da çelişkisiz ve yeterli sağlık kurulu raporu ile mümkündür. Sıradan bir bilirkişi raporu ile yetinilemez. İlgili uzmanların bulunduğu sağlık kurulu tarafından verilmiş bir rapor olmalıdır.

Akıl hastası olduğu iddia edilen eşin mahkeme tarafından Adli Tıp Kurumu’na sevki sağlanmalıdır. Akıl hastası olduğu iddia edilen eşte akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı var ise bunun evliliğin devamına engel teşkil edip etmediğine ilişkin Adli Tıp Kurumu’nun ilgili ihtisas kurulundan rapor alınmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer konu tek bir psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek hüküm kurulamayacağıdır. Rapor ilgili uzmanların bulunduğu sağlık kurulu tarafından verilmeli ve heyette psikiyatri uzmanı bulunmalıdır.

Akıl hastası olduğu iddia edilen eşin vasi tayini dosyasında yer alan ve “davalının vesayet altına alınması uygundur” ibaresi bulunan Devlet Hastanesince düzenlenen sağlık kurulu raporu dikkate alınarak boşanma hükmü kurulamaz.

3-Akıl Hastalığının Geçmesi Mümkün Olmamalıdır

Akıl hastalığı nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için söz konusu akıl hastalığının geçmesi mümkün olmamalıdır. Başka bir deyişle söz konusu akıl hastalığı geçici ise veya iyileşmesi mümkün ise boşanmaya karar verilemez. Akıl hastalığının iyileşmesinin mümkün olmadığı tıp bilimince ispatlanmalıdır. Başka bir deyişle akıl hastalığının geçmesinin mümkün olup olmadığı da yine sağlık kurulu raporu ile belirlenmelidir. Mahkemece alınacak raporda akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığına ilişkinde bir değerlendirme olmalıdır. Zira hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı hususunda ilgili uzmanları içerisinde barındıran resmi sağlık kurulundan rapor alınmadan mahkemece boşanma hükmü kurulamaz.

4-Ortak Hayat Diğer Eş İçin Çekilmez Hale Gelmelidir

Akıl hastalığı nedeniyle boşanmanın diğer bir sebebi söz konusu akıl hastalığı nedeniyle diğer eş için ortak hayat çekilmez hale gelmelidir. Akıl hastası eşin diğer eşe ve çocuklara saldırması, onları darp etmesi, tehlike oluşturan eylemlerde bulunması çekilmezliğe örnek olarak gösterilebilir. Akıl hastası olan eşin akıl hastalığının diğer eş için çekilmez hale geldiğinin ayrıca kanıtlanması gerekir. Çekilmezlik unsurunu davacı her türlü delille ispat edebilir. Bunun için tanık da dinletebilir. Yargıtay kararlarına göre bu durumun sağlık kurulu raporlarında da belirtilmesi gerekir. Çünkü akıl hastalığının evlilik birliğini diğer eş bakımından çekilmez hale getirip getirmeyeceği hastalığın türü ve derecesiyle yakından ilgilidir. Dolayısıyla çekilmezlik olgusu tıbbi tanıya bağlı olup teşekküllü hastaneden rapor alınmalıdır. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere akıl hastası olduğu iddia edilen eşin akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı, hastalık nedeniyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmeyeceği konularında sağlık kurulundan rapor alınması zorunludur.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Süre Şartı Var Mıdır?

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için herhangi bir süre şartı yoktur. Taraflar 30 yıl evli kalmış olsalar bile akıl hastalığı sebebine dayanarak boşanma davası açılabilecektir. Önemli olan boşanma davası açıldığında şartların hala devam ediyor olmasıdır. Kaldı ki dava açıldıktan sonra hastalık iyileşebilir bir hastalık haline gelmişse gelmişse dava reddedilecektir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının Açılması

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının davacısı akıl hastası olmayan eştir. Akıl hastası eş kendisinde bulunan akıl hastalığı nedeniyle TMK madde 165 hükmüne dayanarak boşanma davası açamaz. Yargıtay’a göre de akıl hastalığı hukuki sebebine dayalı boşanma davası, akıl hastası olmayan eş tarafından akıl hastası olan eşe karşı açılabilir. Akıl hastasının ve vasisinin kendi akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açması mümkün değildir. Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında davalı, akıl hastası olan dolayısıyla vasi tarafından temsili gereken kişiye karşı açılır. Davanın doğrudan akıl hastası olan eşe karşı açılması gerekir. Böyle bir durumda, davalının akıl hastası olduğunun resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi üzerine vesayet makamı olan sulh hukuk hakimliğine bildirimde bulunulmalı ve kendisine vasi atanması beklenmelidir. Vasi atama kararı geldiğinde dava vasiye yöneltilerek sonuçlandırılmalıdır. Boşanma Davası Nasıl Açılı? adlı makalemizi okumak için linke tıklayabilirsiniz.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemeleri olmayan yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemesinde aile mahkemesi sıfatıyla bakılacaktır.

Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesinde boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkemenin neresi olduğu açıklanmıştır. İlgili kanuna göre yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Görüleceği üzere eşlerden birinin yerleşmek maksadıyla oturduğu yer mahkemesinde akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilecektir. Bunun yanında eşlerden biri, dava açılmadan evvel son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde de akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilirler. Yani akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan eş bu iki yer mahkemelerinden birinde davasını açabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Harç Ve Yargılama Giderleri

Boşanma davası maktu harca tabidir. Aynı şekilde vekalet ücreti de maktudur. Boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat talep edilse dahi maktu harç alınır. Aynı şekilde boşanmanın fer’i olarak istenen ve kabul edilen iştirak nafakası, yoksulluk nafakası için de ayrıca harç ve vekalet ücreti ödenmesine karar verilmez. Buna karşılık, boşanma davası haricinde açılan yani boşanmanın eki olarak açılmayan tazminat ve nafaka davalarında dava değerine göre nispi harç alınır. Aynı şekilde vekalet ücreti de nisbi alınır.

Vekalet ücretinin tayininde kusur oranının etkisi yoktur. Boşanma davalarında vekalet ücreti boşanma talebinin kabul veya ret durumuna göre takdir edilir. Tarafların boşanmadaki kusur dağılımı vekalet ücreti tayininde dikkate alınamaz.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Terditli Açılabilir Mi?

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası terditli açılabilecektir. Davacı evliliğin iptali (TMK madde 150), olmadığı takdirde akıl hastalığı nedeniyle boşanma (TMK madde 165), bunun da kabul edilmemesi halinde evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma (TMK madde 166/1) talep edebilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Islah

Islah tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı nedeniyle yapamadıkları bir usul işlemini yasada aranan koşullar yerine getirilmek suretiyle yapabilmelerine hukukim olanak sağlayan bir hukuki araçtır. Islah tek taraflı irade açıklaması ile kullanılan yenilik doğrucu bir haktır. Dolayısıyla karşı tarafın izni ya da mahkemenin onayı aranmaz. Islah için aranan koşulların yerine getirilmesi gerekli ve yeterlidir. Taraflar ıslah ile dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu, talep sonucunu değiştirebilirler. Islah yoluyla davanın kısmen veya tamamen değiştirilmesi ve talep miktarının artırılması mümkünken, mevcut bir davanın yanına yeni bir dava eklenmesi mümkün değildir. Buna karşılık ıslahla davanın sebebi tamamen değiştirilebilir. Örneğin davacı boşanma davasını evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle dava açtıktan sonra süresinde ıslah ile dava sebebini akıl hastalığı nedeniyle boşanma olarak ıslah edebilir. Yani ıslah ile davanın hukuki sebebi değiştirilebilecektir.

Bir davada taraflardan birinin birden fazla ıslahı geçerli değildir. Davacının ıslahtan dönmesi ve ıslahtan önceki dava sebebine göre karar verilmesini istemesi ikinci ıslah niteliğini taşıyacak olup geçerli değildir. Tamamlanmış bir ıslahtan vazgeçilmesi de hukuki sonuç doğurmayacaktır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Maddi Ve Manevi Tazminat

TMK madde 174/1’de mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. TMK 174/2’de ise boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan eşin davası kabul edildiğinde akıl hastasına kusur yüklenemeyeceğinden davalı kusursuz sayılacağı için aleyhine maddi veya manevi tazminat verilemez. Dolayısıyla akıl hastalığı nedeniyle boşanma talep eden davacı maddi ve manevi tazminat talep edemez. Zira akıl hastalığı ispatlandığında davalının kusursuz olduğu da ispatlanmış olacaktır. Yargıtay’a göre de akıl hastası olan eşin hareketleri iradi olmadığından, kendisine kusur yüklenemez. Kusur yüklenemeyeceğinden davacı yararına maddi ve manevi tazminata da hükmedilemez. Bunun yanında davalı eşin akıl hastası olması tazminat talep etmesine ve koşulları varsa lehine tazminata hükmedilmesine engel değildir. Zira akıl hastalığı durumu akıl hastası eşin davranışlarını iradi olmaktan çıkarırken diğer tarafın ispatlanmış kusurunu kaldırmayacaktır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası

TMK madde 175/1’de boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı düzenlenmiştir. Bunun sonucu olarak akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açan eş, aynı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Kusuru daha ağır olmamak ve yoksulluğa düşecek olması koşuluyla dava sonunda boşanmaya ek olarak yoksulluk nafakasına hükmedilebilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet

Davacı eş, davalı eşten olan ortak çocukların velayetinin kendisine verilmesini aynı dava dilekçesiyle isteyebilir. Çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin davacıya verilmesi konusunda hüküm kurulabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Yargılama Aşaması

Boşanma davaları yazılı yargılama usulüne tabi olup mahkeme re’sen delil toplayamaz. Mahkeme tarafların ileri sürdüğü vakıa ve delillerle bağlıdır.

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılması herhangi bir süreye tabi değildir. Eşi akıl hastası olmasına rağmen eşinin bu hastalığına katlanarak evliliğini sürdürebilir. Ancak bu hastalığı çekilmez hale gelmişse ve artık yapamayacağını düşünüyorsa boşanma davası açabilir.

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasına ilişkin tahkikat ve duruşma aşaması tamamlandıktan sonra hüküm verilecektir.

Dava sadece bu sebeple açılmışsa ve söz konusu sebep ispat edilmişse davanın kabulü ile boşanma kararı verilecektir. Bunun için evlilik birliğinin temelden sarsılması gerekmediğinden bu yönde inceleme veya irdeleme yapılmayacaktır. Dava sebebi ispat edilmemişse davanın reddine karar verilecektir.

Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

İstanbul Şişli Mecidiyeköy Aile Hukuku Avukatı olarak faaliyet gösteren ÇELİK & BAŞTÜRK HUKUK VE DANIŞMANLIK OFİSİ aile hukuku konularında müvekkillerine profesyonel hizmet vermektedir. İstanbul boşanma avukatı , Şişli boşanma avukatı, Bakırköy boşanma avukatı olarak faaliyet gösteren ofisimiz boşanma davası, velayet davası, soybağı davası vb. bir çok davada müvekkillerini vekaleten temsil etmektedir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Yargıtay Kararları

Raporu Düzenleyecek Heyette Psikiyatri Uzmanının Bulunması Zorunludur

Davacı kadın evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK md. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasını 15.12.2011 tarihli dilekçesiyle ıslah ederek akıl hastalığı (TMK md. 165) sebebiyle boşanmaya karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece de bu sebeple boşanmaya karar verilmiş ise de; mahkemece Konya Numune Hastanesinden alınan 24.02.2012 gün ve 962 sayılı sağlık kurulu raporunun Türk Medeni Kanununun 165. Maddesi kapsamı karşısında yetersiz olup hüküm vermeye elverişli olmadığı gibi sağlık kurulunda psikiyatri uzmanının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davalıda mevcut olduğu belirlenen hastalığın, ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirip getirmediği ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığına dair psikiyatri uzmanının da katılacağı resmi sağlık kurulundan yeniden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile boşanmaya karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 24.01.2013 Tarih 2012/14898 E. 2013/1794 K.)

Psikolojik Sorunların Gerekçe Gösterilerek Açılan Davanın Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Olarak Nitelendirilmesi Doğru Değildir

Mahkemece davalı-davacı erkeğin boşanma davasının akıl hastalığı sebebine (TMK m.165) dayalı olduğu kabul edilerek davasının reddine karar verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ise hakime aittir. Davalı-davacı erkek dava dilekçesinde eşinin psikolojik rahatsızlıkları olduğuna maddi vakıa olarak belirtmiş, bunun dışında başka vakıalarada dayanarak boşanmaya karar verilmesini istemiştir. Ayrıca mahkemece yapılan ön inceleme duruşmasında da davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olduğu belirlenmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin delillerinin Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi kapsamında değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 02.02.2016 Tarih 2015/10413 E. 2016/1525 K.)

Rapor Resmi Sağlık Kurulu Tarafından Düzenlenmiş Olmalıdır

Türk Medeni Kanununun 165. maddesi “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.” hükmünü taşımaktadır. Davalının akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmemiştir. Bu yön dikkate alınmaksızın, sağlık kurulu raporu şeklinde düzenlenmeyen rapora itibar edilerek eksik soruşturma sonucu hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.02.2014 Tarih 2013/19927 E. 2014/2253 K.)

Raporlar Arasında Çelişki Giderilmelidir

Dava, akıl hastalığı sebebiyle boşanmaya (TMK md. 165) ilişkin olup, mahkemece reddedilmiştir. Mahkeme, gerekçe olarak vesayet makamınca Kozan Devlet Hastanesinden alınan raporları esas alarak bu sonuca ulaşmıştır. Davalının Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde, davadan önce 25.02.2011 ila 04.03.2011 tarihleri arasında “ayrışmamış şizofreni” tanısıyla yatırılarak tedavi altına alındığı, dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Aynı hastanece verilen 12.02.2013 tarihli raporda da davalıya “atipik psikoz” tanısı konulduğu, hastalığının kronik nitelik kazandığı, ifade edilmiştir. Uzman hastanenin verdiği bu raporlarla vesayet dosyasında alınan ve hükme dayanak teşkil eden Kozan Devlet Hastanesinden alınan raporlar arasında aykırılık mevcuttur. Mahkemece davalının sözü edilen raporlarla birlikte Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine sevk edilerek muayenesinin sağlanması ve akıl hastalığının mevcut olup olmadığının, varsa hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığının, buradan alınacak resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan, vesayet dosyası içerisindeki yetersiz raporlara dayanılarak, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 19.03.2014 Tarih 2013/23042 E. 2014/6228 K.)

Çelişkili Raporlar Arasındaki Çelişki ATK’dan Alınacak Yeni Raporla Giderilmelidir

Dava, Türk Medeni Kanunun 165. Maddesinden kaynaklanan akıl hastalığına dayalı boşanma istemine ilişkindir. Davalı hakkında Fırat Üniversitesi tarafından düzenlenen 19.12.2011 tarihli rapor ile Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastanesi tarafından düzenlenen 14.06.2011 tarihli sağlık kurulu raporu; davalının hastalığına ilişkin tanı ve hastalığın ortak hayata etkisi yönünden çelişkilidir. Davalı hakkında açılan ceza davasında; 17.11.2011 tarihli Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince düzenlenen raporda ise; bu kurumun önceki raporunun aksine davalıda sınır zeka zemininde post-partum duygu duygulanım bozukluğu olduğu ve ceza ehliyetinin bulunmadığı belirtilmiştir. Davalı hakkında dosyada bulunan raporlar arasında çelişki mevcut olup, çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 03.06.2013 Tarih 2013/10820 E. 2013/15276 K.)

Bu Yazıyı Paylaş

Son Yazılar

Hakkımızda

İstanbul Avrupa yakasının Şişli ilçesinde faaliyet gösteren ve hukukun çeşitli alanlarında uzman avukatları ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Çelik & Baştürk Hukuk Ve Danışmanlık Ofisi Av. Tolga ÇELİK ve Av. Müesser Nur BAŞTÜRK tarafından kurulmuştur…